31 Mart kara günü, büyük elektrik kesintisi

____________________________________________________________________

31 Mart kara günü, büyük elektrik kesintisi, yaşanmasından dolayı hiç üzülmediğim beni hiç de etkilememiş elektrik kesintisidir. Yahu zaten ikide bir elektriğim kesiliyor, adam gibi kesildiğinde günlerce elektrik gelmiyor, her gün yaşadığım şeyi memleketin %90’ı yaşamış çok mu? 😀

31 Mart sabahı saat 01.00 gibi elektriğim kesildi, sabah saatlerinde de geldi. Bizde elektriğin geldiği vakitlerde herhalde Türkiye’nin geri kalanında kesinti başlamış. Öğle vakti de kısa süreli bir kesinti yaşadık ve bir daha sıkıntı olmadı. Hakkari’de elektrik kesintileri sıradan bir olay. Günlerce kesilmedikçe anormal bir şey olmuş sayılmıyor hani. Neredeyse en iyi koşullarda bile günde birkaç sefer kesinti olabiliyor. Hatta bir süredir geceleri sabit olarak gece saat 1’den sonra düzenli olarak kesiliyor elektrik. Genelde bir saat kadar süren o kesintiler son zamanlarda birkaç saatten de uzun sürmeye başlamıştı. 31 Mart olayından dolayı olduğunu tahmin ediyorum, olayı takip eden gece bahsettiğim bu kesinti olmadı. Herhalde tüm memlekette yok, bakın bizde nasıl var der gibi tiye almaya mı çalıştılar kafadan nedir bilmem.

Hatta elektrik olduğunda bile buradaki normal halk elektriği tam anlamıyla kullanılamıyor. Çünkü geldiğinde de voltajlar düşük oluyor. Evimizde olması gereken ideal voltaj 220 civarıdır. Burada ise 60 volta bile düştüğü oluyor. Bu durumda da evdeki çoğu elektrikli cihaz düzgün çalışamıyor, lambalar mum ışığı veriyor. Halk regülatör kullanıyor. Veya hatta şu da oluyor ki, kaçak mazot ucuz olduğu için voltajın düşük olduğu zamanlarda jeneratör kullananlar bile oluyor. Bu meselenin dinamiği tabi ki bu bölgede aşırı kaçak elektrik tüketimi ve bundan dolayı elektrik şirketlerinin yeterli yatırımı yapmaya çekinmesi. Bazen de voltaj dengesiz gelip düşükken aniden yüksek gelebiliyor ve evdeki elektrikli cihazlara zarar verebiliyor. Son zamanlarda yeni market açan bir tanıdığın böyle bir olaydan oldukça zararı oldu.

2015 yılında böyle büyük çapta bir elektrik kesintisi kimsenin beklemeyeceği bir olay. Ekonominin ve yaşamın günden güne daha da elektriğe dayalı hale geldiği bir zamanda elektriksiz kalmak bizim bölge haricinde alışık olmayan insanlar için oldukça tedirginlik verici bir durum. iPhone’unun şarjı bittiğinde tekrar şarj edemeyeceğini bilmek korkunç bir şey… Büyük sanayi kuruluşları vs. için çok yüksek meblağlarda zarar demek. Hastanelerde ciddi sıkıntılar demek. Cep telefonu operatörleri ve İnternet altyapılarının devre dışı kalabilmesi demek. Hani uygarlığın ‘Pause’ tuşuna basılmış gibi oluyor resmen.

Olaya gelince. Türkiye’de üretilen elektrik farklı konumlarda yer alan ve farklı kaynaklarla beslenen santraller tarafından üretiliyor. Bazısı su ile beslenen hidroelektrik, bazısı doğal gaz ya da kömürle beslenen termik, bazısı rüzgarla beslenen rüzgar santralleri vs. Bu santraller çok farklı konumlara dağılmış olduğundan dolayı, bu üretim merkezlerini şehirler gibi tüketim merkezlerine bağlamak gerekiyor. Bunun da günümüzde en verimli şekilde yapılabilmesi amacıyla enterkonnekte sistem denen bir sistem kullanılıyor.

Enterkonnekte sistemde tüm santraller yüksek gerilim hatları vasıtasıyla birbirlerine ve tüketim merkezlerindeki trafo merkezlerine bağlı. Tüm santraller aynı sistemi beslediği için, bir santral devreden çıktığında yükünü farklı bir santral devralarak elektrik ihtiyacının karşılanmaya devam edilmesini olanaklı kılıyor. Tüm santraller devamlı %100 performansta çalışamıyor. Santrallerde arızalar oluyor, yıllık periyodik bakımları oluyor ya da en basitinden hidroelektrik santrallerde su azalmış olabiliyor. Bu durumda böyle santralleri kapatmak gerekiyor. Kapatılan santrallerin yerine de farklı santraller çalıştırılarak arz talep dengesinin sağlanmasına çalışılıyor.

Enterkonnekte sistem yönetimi de Türkiye’de bir merkez ve farklı bölgelerdeki dokuz yük tevzi merkezi ile yapılıyor. Görevleri enterkonnekte elektrik şebekesini yöneterek tüketim talebini karşılayacak arzı sağlamak. Bu arzı sağlarken de pek çok farklı elektrik üretim santralini devreye alıp devreden çıkararak elektrik arz güvenliğini sağlamak. Yani bir bölgedeki bir santralde bir arıza oldu ve üretim durdu. Yük tevzi merkezi hemen başka bir santralin devreye girmesini ya da üretimini arttırmasını ister ve bu şekilde tüm şebekenin çalışmasını sağlamaya çalışır.

Yalnız yük tevzi merkezlerinin enterkonnekte şebekeyi çalışır halde tutma işi kolay bir iş değildir. Evlerimize gelen elektriğin verimli kullanılabilmesi açısından 50 Hz frekansla gelmesi gerekmektedir. Arz talep dengesindeki dengesizlikler bu frekansın düşmesi ya da artmasına sebep olabilmektedir. Örneğin tüketiciler üretimden fazla enerji tüketiyorsa frekans düşer. Üreticiler tüketimden fazla üretim yapıyorsa da frekans yükselir. Frekans düşüşünde santrallerde normal devri dakikada 3000 devir olan jeneratörlerin dönüş devirlerinde düşme olur. Frekans yükselişinde ise devirde artma olur. Örneğin 31 Mart kesintisinden önce bazı santrallerde 48 Hz civarı frekans kaydedilmiş ve jeneratör devirlerinin de 2900’e kadar indiği gözlenmiş. Ani kesintilerde ise yüksüz kalan jeneratörün aniden binlerce devir daha hızlı dönmeye başlayıp zarar görebilmesi de mümkün.

Elektriğin 50 Hz frekanstan ne kadar alçak ya da yüksek olduğu tamamen elektrik kalitesini düşüren bir etmen. Çünkü 50 Hz ile senkronize çalışan cihazlar frekans kaymalarında senkronizasyondan çıkarak sorun yaşayabiliyor. Örneğin frekans düşümünde eski kasetçalarlarda kaset daha yavaş döndüğünden, ABD’deki bazı büyük kesinti olaylarında radyo kanallarının yayınlarında ses tonu ve hızda sıkıntılar yaşandığı kaydedilmiş. Tabi bu biraz basit bir örnek. Sanayide yüksek doğrulukla ince iş yaparak çalışan makinelerde frekans kayması çok daha büyük zararlara sebep oluyor.

TEİAŞ enterkonnekte yüksek gerilim elektrifikasyon şebekesi şeması

TEİAŞ enterkonnekte yüksek gerilim elektrifikasyon şebekesi şeması

İşte yük tevzi merkezleri üretim ve tüketimi dengeleyerek elektriğin bu 50 Hz frekans ile akmasını sağlıyor. Enterkonnekte sistem dediğimiz şebeke de santraller arasındaki 380 KV (kilo volt, bin volt) ya da 154 KV yüksek gerilim hatları ve bunlara giriş çıkışı sağlayan ve voltaj yükseltme ve alçaltma işlemlerini yapan trafo merkezlerinden oluşuyor. Bu şebekenin basit bir haritasına buradan göz atabilirsiniz. Türkiye genelinde düşünüldüğünde oldukça muazzam boyutta bir şebeke olduğu söylenebilir. Bundan dolayı da yönetimi çok zor ve ciddi bir bakım ve özen gerektiriyor. Yönetimi ise başarılamadığında neler olabildiğini 31 Mart büyük elektrik kesintisi ile görmüş olduk. Uygarlığın ‘Pause’ butonuna basılmış oluyor resmen. Sistem iyi yönetilemediğinde bir noktadaki arıza tüm sistemi etkileyerek tüm sistemi çökertebiliyor. Bir santral devreden çıktığında frekansta düşme oluyor ve hemen dengelenmesi gerekiyor. Bir iletim hattı açma yaptığında, yani bir arızadan dolayı elektrik iletimi kesildiğinde yük diğer hatlar üzerinden akmaya başlıyor. Bu da diğer hatları aşırı yükleyerek onların da sigortalarının atmasına sebep olup domino etkisi gibi tüm sistemin çökmesine sebep olabiliyor.

Bu tür büyük elektrik kesintileri sadece Türkiye’de görülen kesintiler değil. 2003 yılında Amerika’da da bir nükleer santralin devreden çıkıp, birkaç iletim hattının da ısınarak altlarındaki ağaçlara temas ederek devreden çıkmasından dolayı Kuzeydoğu Amerika’daki milyonlarca kişi elektriksiz kalmıştı. Avrupa’da da benzer durumlarda birkaç ülkenin birden elektriğinin kesildiğini görebiliyoruz. Dünya üzerindeki diğer büyük çaplı elektrik kesintilerinin listesine buradan ulaşabilirsiniz. Mesela bir keresinde Hindistan’da 600 milyon civarında kişi elektriksiz kalmış!

Peki Türkiye’deki 31 Mart olayı neden oldu? Olayın sebebi ile ilgili santral arızasından siber saldırıya kadar pek çok şey öne sürüldü. Ancak tam olarak etkili olan neden söylenemedi, belki de hiç söylenmez. Çünkü dediğim gibi yönetimi zor bir şebeke ve her şeyin sebebini kesin söylemek mümkün olmayabiliyor. Yine de ortada olan, bir gün öncesinden elektrik şebekesinde bir miktar frekans kayması olduğu ve ENTSO-E denen Avrupa şebekesinin bundan dolayı bizi kendi sisteminden attığı. Muhtemelen bu durum düzeltilemedi ve bir dizi tetikleyici reaksiyon ile tüm şebeke devre dışı kaldı. Ayrıntılı bilgiler gelecektir zaman geçtikçe.

Bu arada Hakkari ve Van 380 KV Başkale trafo merkezi üzerinden İran’dan gelen elektrikle besleniyormuş ki buralarda ciddi bir kesinti olmadı.

Ayrıca kesinti esnasında özellikle Turkcell olmak üzere mobil operatörlerimizin de sınıfta kalışlarına şahit olduk. Bizden bir ton para sömüren bu operatörlere avil durumlarda işimizin düşmemesi dileğiyle…

Yorum yok

Henüz bir yorum yok.

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz